Yapboz

Conjunctions Ne İşimize Yarar?

by Editör

Yazı yazarken veya konuşurken cümlelerinizi neden-sonuç, amaç veya zaman kavramıyla bağlamak isteyip nasıl bağlayacağınızı bilemiyor musunuz? Cümleleri ayrı ayrı kurmak zorunda kalıp anlatmak istediğiniz şeyi bir türlü ifade edemiyor musunuz? Bugün İngilizce’ de bunun için kullandığımız conjunctions/ bağlaçları (zarf cümleciği bağlaçları, koordinasyon bağlaçlarını, eşli bağlaçları, bağlayıcı zarflar ve edatları) konuşacağız.  TDK sözlüğüne göre bağlaç, eş görevli kelimeleri veya önermeleri birbirine bağlayan kelime türü, rabıt, rabıt edatı: Ve, ya, veya, ya da birer bağlaçtır. Bağlaçlar sayesinde uzun uzadıya cümleler kurabiliriz. Olaylar arasındaki ilişki ve durumları daha net açıklayabiliriz. Bugün biraz önce bahsettiğimiz bağlaçlar gruplarından ikisini örnekler vererek inceleyeceğiz. İyi çalışmalar!

1. Kordinasyon Bağlaçları (Coordinating Conjunctions)

Ama, ve, çünkü, bu yüzden gibi iki cümle arasında ilişki kurmak istediğimizde bu bağlaçları kullanıyoruz. İki cümleciği birleştirdiklerinde bu bağlaçlardan önce genellikle virgül kullanılır.

  • And (Ve)

Örnek: We visit our grandparents, and go to the cinema at the weekends.

Anlamı: Hafta sonları büyük annemizi-babamızı ziyaret eder ve sinemaya gideriz.

  • For (Çünkü)

Örnek: I didn’t tell my mother the accident, for I didn’t want her to worry.

Anlamı: Kazayı anneme söylemedim çünkü onun endişelenmesini istemedim.

  • But and Yet (Ama)

Örnek1: We woke up early, but we couldn’t catch the bus.

Anlamı1: Erken uyandık ama otobüse yetişemedik.

Örnek2: We invited her the party, yet she didn’t come with us.

Anlamı2: Onu partiye davet ettik ama o bizimle gelmedi.

  • So (Bu yüzden)

Örnek: I was in rush, so I couldn’t do shopping.

Anlamı: Telaşlıydım acelem vardı bu yüzden alışveriş yapamadım.

  • Or (Ya da)

Örnek: You can play basketball with your dad, or you can stay with us.

Anlamı: Babanla basketbol oynayabilirsin ya da bizimle kalabilirsin.

  • Nor (Ne de)

Örnek: She doesn’t want to see others, nor does she go out.

Anlamı: Ne kimseyi görmek istiyor ne de dışarı çıkıyor.

2. Zarf Cümleciği Bağlaçları (Subordinating Conjunctions)

Zarf cümleciği bağlaçları zaman, sebep-amaç, zıtlık, koşul durumlarını ifade etmek için kullanılır ve her zaman bir ana cümleye bağlıdır. Ana cümle olmadan bağlaç olan cümle tek başına bir anlam ifade etmediği için kullanılamaz. Fakat, ana cümle bağlaçlı olan cümle kaldırılsa bile tek başına kullanılabilir. Kordinasyon bağlaçlarından farklı olarak zarf cümleciği bağlaçları genelde cümlenin başında kullanılır. İngilizce’ de pek çok zarf cümleciği bağlacı vardır, aşağıda sadece sık kullanılanları paylaşacağım.

  • Although / Even though / Though (Bile/ -e karşın)

Örnek: She couldn’t pass the exam although she worked hard.

Anlamı: Çok çalışmasına rağmen sınavı geçemedi.

  • Because / As / Since (Çünkü)

Örnek: I don’t watch horror movies in the dark because I get afraid.

Anlamı: Korktuğum için karanlıkta korku filmi izlemiyorum.

  • Before (Önce)

Örnek: Before you sleep, you should pack your luggage. We will set off early.

Anlamı: Uyumadan önce valizini hazırlamalısın. Yola erken çıkacağız.

  • How (Nasıl … yapacağımı)

Örnek: You should teach me how to make a basket with reeds.

Anlamı: Bana kamıştan nasıl sepet yapılacağını öğretmelisin.

  • If (Eğer)

Örnek: If you feel nervous, we can go walking to have some fresh air.

Anlamı: Eğer gerginsen biraz temiz hava almak için dışarı çıkabiliriz.

  • When (-dığında)

Örnek: When things get worse, you should work harder. You may be very close to success.

Anlamı: İşler kötü gittiğinde daha çok çalışmalısın. Başarman çok yakın olabilir.

  • Until (-e kadar)

Örnek: We stayed up until they leave the house.

Anlamı: Onlar evden çıkana kadar uyanık kaldık.

  • Whenever (ne zaman olursa olsun)

Örnek: Whenever I need help, he always give me a hand.

Anlamı: Ne zaman yardıma ihtiyacım olursa olsun, o her zaman bana yardım eder.

  • Whether /if (-ip ipmediği)

Örnek: I don’t know whether she has completed her homework.

Anlamı: Ödevini yapıp yapmadığını bilmiyorum.

  • While / As (-ken)

Örnek: While I was cooking, she was doing exercises.

Anlamı: Ben yemek yaparken o egzersiz yapıyordu.

  • As soon as/ Once (-er ermez)

Örnek: I will see you as soon as I finish my assignments.

Anlamı: Ödevlerim biter bitmez seni görmeye geleceğim.

  • After (Sonra)

Örnek: After she quitted her job, she started to travel around the world.

Anlamı: İşini bıraktıktan sonra dünya seyahatine çıktı.

  • Lest (-mesin diye)

Örnek: She hid at the back lest her father saw her smoking.

Anlamı: Babası sigara içtiğini görmesin diye arkaya saklandı.

  • Only if (Sadece olursa)

Örnek: Only if everyone joins me, I will sing.

Anlamı: Sadece herkes bana katılırsa şarkı söyleyeceğim.

  • Unless (-madıkça)

Örnek: Unless we take precautions, global warming will keep increasing.

Anlamı: Önlem almadığımız sürece, küresel ısınma büyümeye devam edecek.

  • As long as (-dığı sürece)

Örnek: As long as my family supports me, I can get over every obstacle.

Anlamı: Ailem bana destek olduğu sürece her engeli aşabilirim.